İran: Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm
Yazar: Doğal Yaşam Gezgini

İran: Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm


17.01.2019

İlk bölümü okumadıysanız, buradan ulaşabilirsiniz.

Hayatın Dönüm Noktası, yolunuzdan dönmediğiniz an başlar...

Evet en başta belirttiğim gibi ‘'ön yargılarımı kırdığım ülke'' tek başına da oluyormuş. Hemde daha eğlenceli oluyormuş diyorum, şimdilik. Daha Kum şehrinde kesilmekten kurtulacağım, Hamedan'da kaldığım evin kızı tarafından tacize uğrayacağım. Tahran'da motorum bozulacak ve cezaevine düşeceğim.

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm
İran polisleri ile özçekim, güzel virajlardan sonraki düzlükte biraz gaz açıyorum. 162 km/s ile radara yakalanmışım. Polisler türkçeyi az biliyorlar. İngilizce anlamamazlığa vuruyorum. Daha önceki araştırmalarımda, rüşvet aldıklarını bildiğim için Safranbolu lokumu çıkartıp ikram ediyorum. 500.000 tümen istiyorlar (350 TL gibi) ''Yahu ben zaten sizinle foto çektirmek için durdum, yoksa ceza yazamazsınız'' biliyorum diyorum. Gülüşüyoruz karşılıklı, radarları eski tip dürbün gibi radara girdiğinizde, biri yola koşuyor diğeri ise plakayı okumaya çalışıyor. Okuyabilirse yazıyor tabi. İran'a giderseniz radarlarda durmanıza gerek yok. Benim gibi, canınız sıkılırsa takılmak için durabilirsiniz.

‘'Kaplumbağaya dikkat et! Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebilir.'' James Bryant Conant

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm

Bu üstteki adam, otobanda 140-150 giderken peşimi bırakmadı. Korna selektör derken, en son ''heralde çantalardan bir şey düştü galiba'' diye durdum. ''Foto foto'' demez mi, cinlerim tepeme geldi. Fotoğrafı çektik, bu seferde illa yemek. Olmaz gidemezsin...
Tahran'a 50 km kala, lüks bir restoranta götürdü ve gerçekten havalıydı. Motorumdan inerken, valenin gelip ingilizce kaskınızı tutayım bayım demesi diyeyim gerisini siz düşünün.
Adam müteahhitmiş. İngilizcesi de aksanı da güzel inşaatlarını gezdik bir sürü. İnşaat bilgisi aldım felan, gece bizde kal diye tutturdu. Dedim benim gitmem lazım...

‘'Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.'' Shakespeare

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm

Kuzeyden, Tahran'a doğru geliyorum. İran Büyükelçimiz Hakan Bey ile buluşacağım. Müzekent Safranbolu Lokumumuzu kkram edeceğim. İran'a gidecekler varsa aranızda, Tahran'a kesinlikle gitmeyin. Tek kelimeyle fiyasko. Başkent olması dışında bir özelliği yok ve berbat bir trafiği var...

Motosiklet hararet yaptı. Bir süre korktum. Bir benzinlikte oturup dört saat boyunca ön tarafı söktükten sonra, radyatöre ulaşıp soğutma sıvılarını baştan aşağı değiştirdim. Burada arıza yaparsa bu makina Türkiye'ye nasıl gidecek korkusunun yanı sıra; 200 cc üstü motosikletlerin İran'da kullanılmaması ve tamir edilemez korkusu gibi düşünceler beya bir panik yaptırdı.

Tahran'da pek bir foto çekmedim. Sebebi hem motosiklete birşey oldu korkusu, hemde iphone'nun sıcakta çalışmaması. Onun için Kum'a hızlıca geçip, gece orada kalmayı planladım.

‘'Ruh eşim yok diye üzülmeyin. BeIki de eşsiz bir ruha sahipsinizdir.'' Nejat İşler

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm

Ve KUM ...
İran'a daha önce giden herkes, Kum'a gitme turisti sevmezler biraz muhafazakardırlar demişti. Gitme dediler ya, illa gidilecek oraya ...
Akşam 9 gibi Kum a ulaşıyorum ...
Kum, İslamiyetin İran'da yayıldığı ilk yer ve 12 imamdan yedincisi Musa İmamın kızkardeşinin türbesinin bulunduğu yer. Şii'lerin merkezi kısacası.
Neyse, otoparka motoru bırakmak istiyorum. Otoparkçı almıyor anlaşamıyoruz, filmde film diyor. Ali'yi arıyorum, İran'a ilk girdiğimde numarasını veren arkadaş. ''Ne diyor'' diye soruyorum. ''abi VPN yükleyiver adama. Sevaptır'' diyor. ''Lan oğlum, dini bir merkeze geldik ne VPN'i'' diyorum. ''abeyyy, salla sen yükle sabaha kadar. Motorun başında bekleyecek diyor.

Sonra hareme (türbeye) doğru yürümeye başlıyorum. Bu sıradada internetten burası neden bu kadar önemli, niye bu kadar şatafatlı diye araştırırken biri ensemden tutuyor. Gözümün ucuyla bir bakıyorum, terlik ve şort. ''aha Celil soyuluyorsun'' derken, 12 yıl boşuna mı Taekwondo yaptın diyerek bir artistlik yapıyorum. Eeee tabiki adam yerde. Ben ''neredeyim bilin bakalım'' Karakolda!

Yere yatırdığım adam Harem'in emniyet müdürü çıktı. Telefonumdan, çantalarıma kadar herşeye baktılar. Müslüman olduğuma emin olmak için, ''nasıl namaz kılınır, abdest nasıl alınır, şahadet nasıl getirilir?'' Bir sürü sınav... En son motorla geldiğime inanmadılar. Motoru getir dediler, gittim motoru almaya. Adam vermez motoru, Ali'yi aradım, ''ben bunu döverim'' dedim. ''Abi söz verdi sabaha kadar bekleyecek'' cidden gittigimde başında bekliyordu, elinde telefon artık ne izliyorsa... Sonra motoru emniyete götürecegim diyerek aldım.

Yol yorgunluğu, Harem emniyetiyle itiş kakış, hemen bir yere kurulup yatayım diyorum. Harem çevresinde yere minder serip yatanlarla dolu. Mermer üstü piknik resmen.

‘'Ben; hayırlısı buymuş, dediğim sürece, hiç bir önemi yok. Yolumdan çıkanların da solumdan çıkanların da.'' Koray Avcı

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm

Haremin girişinde sıkı güvenlik var. Bizim Şii-Sünni arası problem diye bildiğimiz problem, cidden büyük bir sorunmuş orada. Ne kadar büyük olduğunu anlıyorum. Haremin içi çok büyük. Videolardada gördüğüz gibi herkes kafasına göre...
(videolar için instagram : dogal yasam gezginini takip edebilirsiniz)

Perşembe gecesi oldugu için ayinler varmış. Sese doğru gidiyorum, birden kanlı ayinin içinde kalıyorum. Anlatılmaz bir duygu. En son kendime geldiğimde, bardak bardak su döküyorlardı yüzüme. Sonra sonra alışıyor insan. Cemaatler değişiyor. Ayinin şiddeti azalıyor. Hz. Hüseyin'in, Kerbela'da çektiği acıları yaşamak ve hatırlamak için yaptıklarını anlıyorum. Canlı yayın bile yapıyorum ama bunu iran hükümetinin yada oradakilerin farkına varması; benim İran'dan çıkamama bile sebep olacagını, yaşıyor olmamın bile büyük birşey olduğunu sonradan öğreniyorum. Türkiye'den  geldiğimi ve Hanefi olduğumu öğrenenin rengi değişiyor ve usulca Kum'dan kaçıyorum. (bir ara Kampta ateş başında uzun uzun anlatırım)

‘'Hayat bazen insanları, birbirleri için ne kadar çok şey ifade ettiklerini anlasınlar diye ayırır.'' P. Coelho

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm

İsfahan'a doğru devam ediyorum. Meranjapta Çölde kamp yapacagım. 68 km'nin, 18. km'de, kendi dalğınlıgım yüzünden (selfi çekiyordum itiraf edeyim) kuma motoru kaptırıp düşüyorum. Köprücük kemiğim çok acıyor. Bu sefer kırdım diyerek, yarım saat kımıldamadan yatıyorum. Sonra kimse gelmeyince, ilk yardım çantasından boyunluğu alıp takıyorum. Motor, kuma saplanmış ve çıkartma şansım yok. Yanıma 11 lt su almıstım. Suları ve telefonu kuyu acıp gömüyorum ısınmasınlar diye. Çadırı kurup, açıyorum barbunyamı. Manyak eğlenceli... Birilerinin gelmesi gerek. Motoru çıkartmak ve yardım için sonra uyuya kalıyorum 4-5 saat. 3 Çinli ve bir iranlı'nın seslerine uyanıyorum. Motoru çıkartıyoruz ama bir 5 km daha gidip vaz geçiyorum. Meranjab'a (çölde kervansaray) gitmekten sanırım korktum.

''Kırk yıIda bir hırsızIığa çıktı, ay bütün gece ışıdı.'' İran Atasözü

Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm

Kazada kask, intercom ve kamera hepsi zarar almış. En azından, kask siperliğide olmasa kullanılabir durumda. Abgust yiyerek, kaska ''ne yapabilirim?'' diye bakıyorum.

''Kişilik, insanın giydiği elbise gibidir, ne kadar özen gösterirsen, o kadar güzel gösterir.'' Yusuf Kılıç

6. bölümde görüşmek için kısa bir mola dostlar...

Yazar: Doğal Yaşam Gezgini