İran: Önyargılarımı Kırdığım Ülke 4.Bölüm
İlk bölümü okumadıysanız, buradan ulaşabilirsiniz.
'Sistemin emrettiği yolun dışındadır, asıl güzellikler' demişti, şimdi Doğu Karadeniz Turunda olan meşhur Fotoğraf Sanatçısı Alan Turgay ağabeyim bir sohbetimizde...
Tebriz'den sonra sistematik olarak direkt Tahran, İsfahan, Yetz, Şiraz yapmam gerek. Ama ben sistemin dışına çıkıp, İran'ın kuzeyine Hazar Denizine doğru gitme kararı alıyorum.
Serap, Erdebil, Astara... Hedef bir sahil kasabasında çadır kurmak ama yolun güzelliğine kapılıp 60 km yanlış yöne gidiyorum Miyane'ye doğru. Önümdeki gps'e bile bakmayı unutuyorum, müzik eşliğinde doğayı seyredip hayaller kurarken...

''İyi bir insan olduğunuz için dünyanın size adil davranmasını beklemek, vejetaryen olduğunuz için boğanın size saldırmamasını beklemek gibidir.'' -Mc.M.Zeylanowski-
İran'da en meşhur yemek ''Abguşt'' ; nohut, et ve patates karışımı suyuna, ekmek doğruyorsunuz. Sonra ezip sumak yapıp yiyorsunuz. Bir kişiye fazla, iki kişiye tam yetiyor. Fiyatıda 15 bin tümen yani 12 TL.

İran, dünyada deri ayakkabı konusunda lider bir ülke. Bu sebepten müzelerde ayakkabı yapımı ve eskiden kullanılan alet edevatlar dolu. Salatalığa, bizde söylenmesi kaba olarak algılanılan ''hıyar'' diyorlar ve sadece salata olarak değil, meyve olarak da yeniliyor. Rahmetli Kemal Sunal geliyor aklıma ...

Virajlı yollar kuzeye gittikçe, Karadeniz'i andırıyor. Bir tünele giriyorum, baya uzun havalandırma yok. ''Bitsin artık, boğulacağım'' derken, egzoz dumanlarının ardından muhteşem görüntüsüyle ve manzarasıyla Hazar Denizi gözüküyor.

''Fırsat ara, güven arama. Limandaki tekne güvendedir ama bir süre sonra altı çürümeye başlar.'' -H.Jackson Brown-
Gayri ihtiyarı ''yok artık, olamaz'' diyorum. Zaten fotoğraflardaki manzarayı görüyorsunuz. Bir saat boyunca, bu manzaranın keyfini çıkarıp yola devam ediyorum.

Sabahtan beri USB şarj ünitesi bozuk ve çözmem gerekiyor. Zaten kask kamerası ve iPhone'un sıcakta çalışmaması ayrı bir dert iken bide bu çıktı.
Sahil şeridinde sanayiye girip derdimi anlatıyorum ama çakallar bir sigortaya 40 TL istiyorlar. Sıcakta uğraşmak istemediğinden ''bakmıyorum'' deyip, ''çekilin bakalım'' diye girişiyorum. Sonuç yerde bulduğum bir kablo parçasından geçici sigorta yapıp devam. Üstüne birde çay ısmarlıyorlar. Yakında fotoğraf başına para isteyeceğim, gezi bedavaya gelecek.

''Gerçekten hoşlandığınız bir şeyi yapmaya başladığınızda, hayatınızın geri kalan bölümünde hiç çalışmamış olursunuz.'' -Brian Trocy-
Güzel çam ağaçları altında bir kamp alanı buluyorum. İnsanlara gözükmemek için mümkün olduğunca sote yer seçiyorum ama nerede o imkan. Her gelen, ''foto, yardım'' yok kardeşim desem de ''eve gidelim yemek getirelim, burada korkma burası güvenli vs''
Yahu diyorum ''yalnız kalmak istiyorum, teşekkür ederim'' Samimi olsun demeleri yok mu hele, o dişler gözükecek illa...

''Ben şansa çok inanırım, ne kadar sıkı çalışırsam şansım o kadar arttığını görüyorum.'' -Thomas Jefferson-
Beşinci bölümde görüşmek üzere dostlar...
Yazar: Doğal Yaşam Gezgini
İran: Önyargılarımı Kırdığım Ülke 5.Bölüm